Hürriyet

2 Ocak 2011 Pazar

Yani aşkla: Ellerimi aşkla bırakabilseydim sana.

Yani aşkla: Ellerimi aşkla bırakabilseydim sana.: "29 aralık 2010 Doğduğun günü hatırlıyor musun ? Bakma öyle yüzüme , ben hatırlıyorum. Beş yıl önceydi.O kadar oldu mu diyorsun değil mi..."

29 Aralık 2010 Çarşamba

Ellerimi aşkla bırakabilseydim sana.



29 aralık 2010

Doğduğun günü hatırlıyor musun ? Bakma öyle yüzüme , ben hatırlıyorum. Beş yıl önceydi.O kadar oldu mu diyorsun değil mi ?
Oldu ya. Ama bana sor. Beş yılda ikiyüzelli yıl geçirdim. Kendimi çok yaşlanmış hissediyorum.
Yorgunluğumdan elbette bu. Dahası  umutsuzluğumdan.
Umudumu kaybettim ya. Hiçbir zaman aynı renge boyanamayacağımızı sanmaktayım artık.
Güneş batıdan doğacak ya birgün, inanıyoruz ya buna.
Senin değişeceğini, bir gün gönül kapını aralayacağını inandığını söylese biri bana.
Sana inanan biri olsa .
Doğduğun günü hatırlıyor musun ?
Geceyarısı. Şubattı, ayazdı.
Senin doğumsancılarını hissetmiştim. Muhtemelen sen hiçbir şey hissetmiyordum.
Ama bende bir sancı vardı,canımı yakan. Rahat yatağımda uyutmayan.
Bir ışık düşmüştü yüreğime.
Şimşek mi çakmıştı ne ?.
Nerden geldiğini düşünemedim, sadece gözlerim kamaştı, göremez olmuştum. Tutan ellerim tutmaz, ayaklarım yürümez olmuştu. Galiba yıldırım düşmüştü.
Sen.
Bir sen vardın bir ben. Kaplamıştın her yanı. Göremiyor ama çok korkuyordum.  Aşk yanlış kalbi vurmuştu.. Yanıyordum, yanacaktım.
Görmüştüm bunu. Korkum büyüktü..
 Ne seçmek benim ne seçilmek senin seçimindi.
Sevgilim benim.
 Hayatıma seni tüm hücrelerime kadar sokan hayattı. Hayatı elinde tutan kudret bana soracak değildi. Sanada  soracak değildi.  
Bilmem kaç milyonluk şu şehir içinde aşka yasak koyan ilk kapılardan biri benim gönül evimdi.
Sende aşka vakti olmayan en meşgul adam.
 Hayatımın senaristi, hiç değilse aynı dilden bir sevgili seçseydin bana.
 İsyan ediyor değilim sana. Ama senden başka kime sitem edebilirim. Bazen kızarım sana , bazen küserim. Ama bilirim bana benden yakın olduğunu. Bilirim beni hiç terk etmeyeceğini. Şu bedenim bile sen kadar benimle değil. Dilim yakarmasa bile açmasamda sana ellerimi layığınca..
Onu ne çok özlediğimi sen biliyor ve elimden tutup düş dünyamda gezdiriyorsun beni.
 Hangi hakikate açacaksın kalbimi bilmiyorum. Yarattığını en iyi bilen sen.
Bense sadece yaşadıklarını gerçek hakikat bilen.
Aynı dili konuşamadığım yol arkadaşım var şimdi.
 Aşk yolcusunun yol arkadaşı.
Sevgilimle aynı dilden anlatır olsaydık hikayelerimizi.
Ama bambaşka yerden hayata bakan iki insan. Ne aklımızdaki ne yüreğimizdeki uyuyor birbirine.
Hayatımı kudreti elinde bulunduran Allah ım neden o.
O kadar güzel o kadar özelsin ki bende.
Senden daha sevgili kimseyi göremiyorum.
Rengimiz o kadar farklı ki ?
 Neden O Allah ım deme sebebim bundan işte.
Hayatımda sana yer yoktu değil mi?
 Hayatımda sana yer yoktu.
Ama taht sana verildi.
Yol arkadaşım  öğrenecekmisin gönül kapının kilidini açmayı. Yol öyle uzun ki.
Ah aşkım.
Öyle şaşkınım ki, öyle çok korkuyorum ki. Beş yıl oldu ama hala bir arpa boyu ilerleyemedim değil mi ?
Yolum çok uzun görüyorsun değil mi ?
Ama tüm yollarım sana çıkıyor senden kaçmam için kendimden kaçmam lazım biliyorum.o nedenle canım bedende kaldıkça can yakan cananımsın..Bilmiyorum  bu yolculuk  beni daha nereye götürecek, neyle karşılaşacağım. Hiç bir fikrim yok.
Bildiğim seni özlemekten ölesiye yorgunken varlığınla da mutluyum.
 Keşke elimi güvenle ellerine bırakabileceğim bir adam olsaydın.
Gönlüm bunu isterdi..


23 Aralık 2010 Perşembe

Beni insan yapan melekelerim seninle ayakta. Yani aşkla !

Görmediğin var olmamalı diyorsun bana.
Varlığını yarattığı güzellikler ve şaşmaz düzeniyle kesintisiz şahitlik ettiğimiz bir Yaratıcı var ken O na inanıyorken , bana madden gördüğünü var saydığını söylüyorsun.
Gözünden ırak olanı var edemiyorsun.
Görünmez bir şeytan yok mu, kötülük yani. Onun varlığını çirkinliklerle idrak etmiyor muyuz. Kötülüklerin insanlıktan çıkardığı kişileri görünce dehşete kapılıp kalakalıyoruz.
Görünmezlerimiz. Say say biter mi?
Akıl var, hafıza var. Yokluğunu istemeyeceğimiz. Şaşmaz bir düzen dâhilinde dünya denilen mekan görünmez bir işletmeci tarafından işletiliyor. Bu düzenin arkasında insanüstü bir akıl gerektiren program olduğunu düşünüyor hayretle hayran oluyoruz.
Görünürde dakikada 60-80 defa atan bir motor var vücutta adı kalp. Aşk, sevgi, vicdan, merhamet, şefkat ….Bir sürü meleke .İnsanları insan yapan görünmez melekeler bu kutucuğa doldurulmuş.
Sihirli bir kutu.
Akıl duruyor ama idrak ediyoruz.
Neremizle idrak ediyoruz.
Beni insan yapan melekelerim seninle ayakta.
Yani aşkla.
Sen gönlümü dolduran adam !
Bazen mutluluktan bazen yaşadığım kırgınlıklarla kahrolup acıdan taşıyorum.
Sen görünmez güzelliğim benim.
Sen görünmez acılarımsın benim.
Seni göremiyorum, duyamıyorum, dokunamıyorum.
Seni var kılmam için görünür kılmam gerekmiyor işte.
Platonik mi ? Bunu söyleyincede platonik diyorsun işte.
Neden aşk söz konusu olunca bu terim kullanıyorsun
Allah platonik mi, melekler, şeytan, akıl, vicdan, ruh…
Aklın almadığı muhteşem bir sistemle donatılmışız ki hala sırrına vakıf olamadık.
Ben yokum mu diyorsun.
Evet yoksun. Belki haklısın sen öldün.
Sen bir ölüsün.
Ama varsın.
Sevdiklerimizi yokluklarından var kılmak insanca değil mi ?
Varlığına şahitlik edemediğim ama var olduğunu bildiğim sevgilim .
Kendimden çok senin varlığından eminim.
Ve seni seviyorum.