Hürriyet

29 Aralık 2010 Çarşamba

Ellerimi aşkla bırakabilseydim sana.



29 aralık 2010

Doğduğun günü hatırlıyor musun ? Bakma öyle yüzüme , ben hatırlıyorum. Beş yıl önceydi.O kadar oldu mu diyorsun değil mi ?
Oldu ya. Ama bana sor. Beş yılda ikiyüzelli yıl geçirdim. Kendimi çok yaşlanmış hissediyorum.
Yorgunluğumdan elbette bu. Dahası  umutsuzluğumdan.
Umudumu kaybettim ya. Hiçbir zaman aynı renge boyanamayacağımızı sanmaktayım artık.
Güneş batıdan doğacak ya birgün, inanıyoruz ya buna.
Senin değişeceğini, bir gün gönül kapını aralayacağını inandığını söylese biri bana.
Sana inanan biri olsa .
Doğduğun günü hatırlıyor musun ?
Geceyarısı. Şubattı, ayazdı.
Senin doğumsancılarını hissetmiştim. Muhtemelen sen hiçbir şey hissetmiyordum.
Ama bende bir sancı vardı,canımı yakan. Rahat yatağımda uyutmayan.
Bir ışık düşmüştü yüreğime.
Şimşek mi çakmıştı ne ?.
Nerden geldiğini düşünemedim, sadece gözlerim kamaştı, göremez olmuştum. Tutan ellerim tutmaz, ayaklarım yürümez olmuştu. Galiba yıldırım düşmüştü.
Sen.
Bir sen vardın bir ben. Kaplamıştın her yanı. Göremiyor ama çok korkuyordum.  Aşk yanlış kalbi vurmuştu.. Yanıyordum, yanacaktım.
Görmüştüm bunu. Korkum büyüktü..
 Ne seçmek benim ne seçilmek senin seçimindi.
Sevgilim benim.
 Hayatıma seni tüm hücrelerime kadar sokan hayattı. Hayatı elinde tutan kudret bana soracak değildi. Sanada  soracak değildi.  
Bilmem kaç milyonluk şu şehir içinde aşka yasak koyan ilk kapılardan biri benim gönül evimdi.
Sende aşka vakti olmayan en meşgul adam.
 Hayatımın senaristi, hiç değilse aynı dilden bir sevgili seçseydin bana.
 İsyan ediyor değilim sana. Ama senden başka kime sitem edebilirim. Bazen kızarım sana , bazen küserim. Ama bilirim bana benden yakın olduğunu. Bilirim beni hiç terk etmeyeceğini. Şu bedenim bile sen kadar benimle değil. Dilim yakarmasa bile açmasamda sana ellerimi layığınca..
Onu ne çok özlediğimi sen biliyor ve elimden tutup düş dünyamda gezdiriyorsun beni.
 Hangi hakikate açacaksın kalbimi bilmiyorum. Yarattığını en iyi bilen sen.
Bense sadece yaşadıklarını gerçek hakikat bilen.
Aynı dili konuşamadığım yol arkadaşım var şimdi.
 Aşk yolcusunun yol arkadaşı.
Sevgilimle aynı dilden anlatır olsaydık hikayelerimizi.
Ama bambaşka yerden hayata bakan iki insan. Ne aklımızdaki ne yüreğimizdeki uyuyor birbirine.
Hayatımı kudreti elinde bulunduran Allah ım neden o.
O kadar güzel o kadar özelsin ki bende.
Senden daha sevgili kimseyi göremiyorum.
Rengimiz o kadar farklı ki ?
 Neden O Allah ım deme sebebim bundan işte.
Hayatımda sana yer yoktu değil mi?
 Hayatımda sana yer yoktu.
Ama taht sana verildi.
Yol arkadaşım  öğrenecekmisin gönül kapının kilidini açmayı. Yol öyle uzun ki.
Ah aşkım.
Öyle şaşkınım ki, öyle çok korkuyorum ki. Beş yıl oldu ama hala bir arpa boyu ilerleyemedim değil mi ?
Yolum çok uzun görüyorsun değil mi ?
Ama tüm yollarım sana çıkıyor senden kaçmam için kendimden kaçmam lazım biliyorum.o nedenle canım bedende kaldıkça can yakan cananımsın..Bilmiyorum  bu yolculuk  beni daha nereye götürecek, neyle karşılaşacağım. Hiç bir fikrim yok.
Bildiğim seni özlemekten ölesiye yorgunken varlığınla da mutluyum.
 Keşke elimi güvenle ellerine bırakabileceğim bir adam olsaydın.
Gönlüm bunu isterdi..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder